biz binalar tasarlıyoruz o ne yapıyor? radyoda insanların canını sıkıyor

george, akşam takılalım diyoruz, geliyo musun?

george yanıltmaz. her zaman söylüyorum...

vertigodan sonra banyoya giriş 101

ultra prima dikkat ettiğim halde, eğer duş esnasında (orta) kulağıma su kaçtıysa, çıktıktan sonra tam olarak bu heyvancağız gibi oluyorum...
seni anlıyorum minik başlı, korkunç dişli... seni anlıyorum...

merhaba insanlık. sizinle konuşacaklarım var... ya da sonra uğrarım

iyi çalıştık bugün yalnız... şuleaaanım! ya şu clinton'ın pornosunu açın da bi şenlenelim yaaaooobama! hadi ben ofisteyim.

*gülmedim: yavuz the thief

ve renkler tartışıldı (haberin devamı için tıklayınız)

good guys win...

spor nedir? (dört harf)

karaoğlan benim! hayır benim!! hayır ben!!!

- mevzu yeterince dramatik... ben de böyle oblomov'un cıvık yeğeni gibi duruyorum... bu yüzden mevzuyu daha da karanlıklaştırmayalım, tamam mı... zaten beşik var burada. canım sıkkın. balona odaklanalım. umut balonda. umut ben de değil, umut odada değil, umut balonda ve camda. perdelerim neden bu kadar güzel bu arada... herhangi bir odaya koysan, ne güzel durur bu perdeler. balonla 500 sektirebiliyorum ayrıca ben. hem de kafayla. yerler tozlu olmasa yapardım size şimdi. şişman değilim öte yandan. irilik ırsi bizde. babamı görseniz... sığmadı odaya, yoksa beraber çekilecektik fotoğraf. son olarak söylemek istediğim: kirlenmek güzeldir. teşekkürler.

espressom tuzlu olmuş

avrupalı çevreyi asla kirletmiyor.

BÜSKÜVÜCÜ ve sıkıcı kardeşi

- abi kapı kapı dolaşıp biskivit satan adam kaldı mı, gel bırak bu işleri.

- EKMEĞİMİZE BAKIYORUZ OĞLUM BİZ.

- iyice şeklin şemalin kaydı, şu gözlüklere bak ya, kış günü...

- başbakan bile takıyo lan, ben ne takmıycam.

- noldu, başbakanla ilgili bi şey söyleyince kapadın mikrofonu, "ekmeğimizdeyiz" derken yaklaştırmışdın epey bi...

- sen beni çekemiyorsun. rahmetli babam derdi, bu küçüğünden bi halt olmaz diye.

- evet, o yüzden ben koca şirkete müdür oldum, sen yollarda püsküğü satıyosun. babam çok haklıymış.

- BENİ SEVİYOR HİÇ DEĞİLSE İNSANLAR... HELE ÇOCUKLAR...

- hey allahım. gel işte, insan kaynaklarında boş pozisyon açıldı diyorum sana. tam senlik iş... bütün gün arabanın başında sokak sokak gezeceğine... gel abi hadi.

- BEN LİMON SATARIM YİNE DE___

- öff. hala mikrofonla oynuyor. ağbi, dinle beni...

- KREMALI BÜSKÜVÜLER... GOFRETLER... ÇOKONATLAR... BÜSKÜVÜCÜ AYAĞINIZA KADAR GELDİ.

- şu emniyet kemerine bak bi ya. sen adam olmayacaksın ağbi.

- BÜSKÜVÜCÜÜÜ!

tamam, sonunda hayatın anlamını açıklıyorum

bloglar hayatın anlamını mı veriyor sanki?

evet, işte veriyor. gördünüz mü... bu kadar basit. ya da bu kadar.

internet ha internet

biraz uzaklaşın şu aletin başındans.

burak kut'tan 'benimle oynama' eşliğinde...

bunu izledikten sonra, kafamdaki bazı beyaz

saçlar tekrar eski rengine döndü...

merhaba ben doğa ana misafiriyim

- ay o ne be!

- yenge kısır var mı ya başka?

- aaaay! ıyyy...

- ya hemen ne ıyy, bi tabak kısır vericeksin alt tarafı. hem neyden iğreniyosun ki hemen, zürafayım ben, nerden biliyosun yani pis olduğumu? koltuğuna falan bassam neyse, sonuçta dışarda geziyorum ama... yani şu kadınların tripl___

- ne diyosun bee! misafirlerim nerde?

- tabii ki yedim onları ben.

- neee!

- şaka be şaka.

beni gördüler uzaktan; önce izliyorlardı. haliyle ben de bi şey mi var diye geldim. sessizce sıvıştılar sonra.

- ......

- hamur işlerini tabaklarla birlikte yedim yalnız, o doğrudur. kısır çok güzel olmuştu, eline sağlık. onu diyorum- var mı daha kısır?

- yok kısır mısır ya, defol evimden!

- tamam şöyle yapalım: sen kafama bi bez koy, kartonpiyerlerin tozun alıyım ben, ulaşamadığın yüksek yerler falan?.. emeksiz yemek olmasın... ayrıca, defolamam çünkü teknik olarak evde değilim yengecim, dışardayım. evet.

şimdi... kısır?

beşinci gözüm açıldı- bu göz acayibmiş

- alo kardeşim, heh, naber?

- iyi abi, sesin niye yankılı geliyor lan, tuvaletten mi arıyosun beni lavuk?

- ya dur şimdi. ben michigan meydanı'ndaki umumi tuvaletteyim, senden acil bi şey istemem lazım.

- ne oldu altına mı sıçtın?

- ya yook lan. bana markır kalem bulup gelsene.

- ne diyosun olum ne markırı?

- ya git bi kırtasiyeye, hani hocalarımızın tahtaya yazı yazdığı kalem yok mu, ondan al gel. çabuk ama.

- neden neden?

- hayatımın esprisini buldum şu anda. bunu yazmam lazım. sen deli deli bi şey istersen ben de sana getiririm. ok?

- tamam lan. ama komik değilse seni boyarım onunla.

- komiklik garanti baba. koş...

ağustos böceği ile karınca feat maymun

ab- ya ulan ver işte iki gıdım ekmek. hep çocuklar seni örnek alsın, gözde ol diye yapıyorsun biliyorum.

k- ne alakası var ya, gider misin kardeşim. bütün yaz yatm___

ab- bi dahaki yaz gelirsin kumsala "abi akdeniz akşamları'nı çal" diye ama...

k- çk. tarzım bile değil. ben orada çalışı___

ab- lan sus tamam. aa, o ne be?

m- siz kimsiniz lan?

k- merhaba maymun kardeş, masalda seni beklemiyorduk hiç.

m- gidin lan burdan. bunların hepsi benim muzlarım.

ab- usta be, bana ordan bi iki kilo versene ya.

m- laan gidin diyorum size! yetmeyecek zaten bunlar bana... evet, yetmeyecek gibi... yok; yetmeyecek gibi...

ab- bak, senden daha manyağı da varmış. birader, kışı kurtarmışsın, helal olsun. bir masalda ikinci kez ibret alıyorum.

m- ne kışı ulan? benim oğlanın sünneti var. onun hazırlığı bu.

k- kış geldi kardeş, ne sünneti?

m- insanlarınki yeni bitti de anca bize sıra geldi işte. sakın aşırmaya kalkmayın bak. civeek civveek civveeak diye bağırarak uçarım üstünüze buradan.

ab- öhöm. hayırlı olsun ağabey. bu arada, şey ağabey... müzisyenim ağabey ben. miniğin sünnetinde gitar çalam mı ben ağabey?.. eğlendiririm cuzi muza.

k- ulan ne piçsin...

hayvanlı pornodan şafağa (from animal porn till dawn)

sabah...

- heeyy. günaydın bebeğim. hadi uyan artık.

- mrrrhhh.

- hadiiii. yürüyüşe çıkalım. ben çok acıktım.

- rrrhhh... ya kahvaltı etseydik önce yumurta yok mu?

- horozum ulan ben, ne yumurtası...

- (pençe çıkar sinirden) ne dedin?

- sen de dün gece kaplandın ama, şu an sadece "dün gece çok içmiş bi kedi"sin. ne oldu paşam, pişman mısın?

- paşam? tabii ki pişmanım lan. ben seni tavuk sandıydım. defol git benim şahane pembe yorganımın üstünden şimdi.

- bu yorgan da bi garip zaten...

- phkkkkkhh!

- iyi... gidiyorum. seksist!

-başlığın içinde soundtrack de var-

harun yahya'nın kedisi ağaçta kalmış

oracıkta saçı dökülmüş, dövmeler çıkmış derhal.

geçmiş olsun. nası korkmuşlar inşallah.

kakama bakışım değişti

- abi selamünaleyküm. ben çıkıyorum.

- dur, çıkma. burda olmaz.

- e abi geldim ben? napalım...

- ulan dur! tutucam ben seni şimdi. sen de yavaşça geri çekil. otobüsteyim piç!

- ben anlamadım ki naapıcam. neyse. ben dolaniyim gelirim.

- tamam. eve gidince çağırıcam ben seni.

ev...

- (eve geldik galiba lan. bi kapı sesi) abi, çıkıyorum!

- anhh... hay amk senin! hufss hufss. koşturdun beni lan!

- hop. hadi ben kaçtım abi, allahaısmarladık.

- ohey...

nedir yeni yıl kartı?

Çok sevgili Aydemir Enişteciğim,

Yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlar; sağlık, huzur, neşe, keyif, afiyet, güneşli, güzel, harika, mutlu, umutlu, ahenkli, kavgasız- gürültüsüz- patırtısız, müthiş, olağanüstü, harikulade, şahane, değerli, hatırlamaya değer, kayda değer,,, ne diyordum? Heh. Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Diyarbakır’ın ve Azerbaycan’ın Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân'ın torunu, Sultan Selim Hân'ın oğlu, Sultan Süleyman Hân..........noelinizi kutlarım enişte. teyzeme çok selam. Hadi, kapatıyorum...

Hoşçakalın.